21 Şubat 2012 Salı

Beyaz Yaprak

BY
İç İşleri Bölümü
Bloggerlar arasında 21.02.2012 tarihinde yapılan "Beyaz Yaprak" konulu yarışma için hazırlanan yazı aşağıdaki gibidir


Beyaz Yaprak


Beyaz Yaprağım  Uçan Halım Oldu.

Yaşamak güzel şey, ölmek ise bir o kadar kötü olsa gerek. Hiç ölmedim ki, gerçekten defalarca ölmüş olduğum halde. Doğmak, doğmak da güzel şey, öleceğimiz gerçeği ortadayken hem de. Neden doğuyoruz, neden yaşıyoruz ve neden ölüyoruz… Bu sorular neye hizmet edecek ki.Başka bir seçenek önümüzde yokken.Belki de vardır.Belki de  doğmak bir evin dış kapısıyken,yaşamak da o eve doğru giden dar bir yoldur.Ölüm ise eve açılan kapıdır.Kendi evimize ,sonsuza dek yaşayacağımız kendi evimize açılan bir kapıdır belki de…Sıcacıktır,etrafta annenizin kokusunu hissedeceğiniz bir evdir belki de.Hayır hayır,bu ev sizi mutlu edebilecek her şey ile doludur belki de.Neden olumlu düşünüyorum dersiniz?Diğerleri gibi düşünerek ölümün ardını günah ve sevaplarımla açıklamam  mı gerekiyor yoksa?Cehennemde yanıp kavrulmam mı,cennette hapis olmam mı ?

Ölümün beni evime götüreceğini düşünüyorum. Bahçede oyalandığım yeter. Kimi zaman ayağıma cam parçacıkları battı, canım acıdı; kimi zaman da evime ulaşırken önüme engeller konuldu, yürüyemedim. Ama benim bir amacım var: Evime ulaşmak… Ölüm kapısını aralayıp, gerçek evimi görebilmek… Yürümeliyim, sonsuzluğa ve Tanrıya…

Kapıyı bir türlü göremedim. O kadar karmaşık bir bahçedeyim ki. Labirentlerle örülü bir bahçe. Ölüm kapısının saklı olduğu ve bir türlü bulamadığım bir bahçedeyim. Ölümün kapısı pat diye çıkıverecek karşıma biliyorum. Beni içine alacak ve mutlu olacağım. Bahçede çektiğim acıların tarifsizliğini düşünecek olsam, evin içindekilerin tarifinin çok daha kolay olacağı apaçık ortada. Bir yol daha var kapıyı kendi ellerimle önüme getirecek. Zaten şimdi de o yolu kullanmıyor muyum? Evet bu yöntemi sevdim. Birazdan kapı kendi ellerimle önüme gelecek ve yine kendi ellerimle aralayacağım ardına kadar. Adımlarımla ayrılacağım bu acılar bahçesinden. Bu yöntemde yanınızda bulunacak çok fazla ihtiyacınız yok. Veda için bir kalem ve boş bir kâğıt.

Evet, şimdi bu kâğıt ve kalem önümde. Diğer bir malzeme de düşünceleriniz, size ait, hiç kimsenin müdahale etmediği saf düşüncüleriniz. Belki de en rahat ve özgür bir şekilde burada olacaksınız. Acılarınızı unutacaksınız. Ama yine de acıların peşinizi bırakmayacağını bileceksiniz. Bunu bilerek daha hızlı yazacak ve ölümün kapısını daha çabuk önünüze getireceksiniz. Hiç kimse bilmemeli bu yaptığınızı. Yoksa bahçenizde kapınıza doğru ilerlerken yeni engeller konabilir önünüze.

Neden bunları yazarak yöntemimi paylaşıyorum ki. Kapı elbet gelecek, elbet bir gün açılacak sizlere de. Ancak sizlere tavsiyem bu kapının önünüze gelmesini beklerken kapıdan defalarca kapıdan girip çıkmayın. Hiç beklemeden bir kere girin ve orada kalın. Mutluluğunuzla yaşayın. Çocukluğunuzla deliler gibi eğlenin. Ruhunuzla âşık olun. Bedeninizle tatmin olun ve tatmin edin etrafınızdakileri…
Görebiliyorum, görebiliyorum… Kapının karanlık rengini görebiliyorum. Çok az kaldı. Az sonra o kapıdan içeri gireceğim. Elveda bana acılar çektiren sizler, elveda eski karanlıklarım. Elveda umutlarım, elveda acılarım. Sizleri bir daha görmek istemiyorum. Bana renk verdiniz. Ama rengimi aldınız benden. Şimdi bedenimi de sizlere armağan olarak veriyorum. Ruhumu da özgürlüğüne kavuşturuyorum.

 Elveda…


3 yorum:

sodje dedi ki...

intihar edesim geldi:)

günay dedi ki...

ev güzelse,
sıcaksa o ev,
mutlu edecekse bizi,
o mutluluğu kapı aralıyorsa,
özlemle bekleniyorsa o kapı,
peki o kapı neden kara?

Adsız dedi ki...

Harika...

Sağır Olmayı Öğrenmek

Bireysel Yöneticilik Bireysel Psikoloji Dairesi Dairemiz tarafından kabul edilerek,Öğretim İşleri Dairesine tavsiye olarak iletilen &qu...